Sürdürülebilirlik Nedir
Son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkan sürdürülebilirlik, yaşanılabilir bir dünya için oldukça önemli bir kavramdır. Yaşamın devamlılığı ve insanların rahatı için kaynakların tüketilmemesi gerekir. Bu da ancak üretimin ve çeşitliliğin devamlılığının en doğal ve zararsız haliyle sağlanmasıyla mümkündür.
Gelecek nesillere bu sayede kaliteli ve güvenilir bir dünya emanet edilir ve doğal çevrenin kendini korumasına izin verilir. Aksi takdirde sanayinin giderek baskın hale gelmesi ve tarımsal faaliyetlerin çevreye zarar vermesi gibi olumsuz durumlar nedeniyle doğa kendini koruyamaz ve istenen verimi insanlığa sunamaz. Çevresel bozulmaların önlenmesi ve modern şehirleşme, nüfus artışı gibi durumların neden olduğu sorunların minimum seviyeye düşürülmesi ile ekolojinin korunması sağlanır.
Sürdürülebilirlik Kavramının Ortaya Çıkışı
İlk defa Birleşmiş Milletler çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından 1987 yılında hazırlanan raporla ortaya çıkan bu kavram, hızlı nüfus artışı ve yoğun sanayileşme sonrasında karşımıza çıkan sorunlar nedeniyle çok daha popüler hale gelmiştir. Tüketici toplum davranışından uzaklaşarak çok daha üretici bir kitle oluşumunu desteklemek amacıyla gündeme gelen bu kavram, çok çeşitli bilinçlendirme çalışmalarıyla herkesin dikkatini çekmeyi başarır.
Özellikle ozon tabakasının delindiğinin tespit edilmesiyle beraber sürdürülebilirlik adına çalışmalar gerçekleştirilmeye başlanarak, doğal çevrenin dengesini korunması amaçlanır. Doğanın nesiller boyunca gereksinimlere yanıt verebilmesi için insanların da üzerine düşeni yapması ve doğaya zarar vermemesi gerekir.
Sürdürülebilirliği Oluşturan Unsurlar
Genel olarak doğal çevrenin dengesini korumak amacıyla ortaya çıkan bu kavram, pek çok unsuru bünyesinde barındıran bütünsel bir yaklaşım olarak karşımıza çıkar. Sürdürülebilirliği oluşturan unsurlar ise şu şekilde sıralanabilir:
- Çevrenin korunması
- Ekonominin büyümesi
- Sosyal gelişimin gerçekleştirilmesi
Öncelikle çevrenin korunması için doğada yer alan kaynakların akıllıca kullanılması ve tüketilebilir kaynaklar yerine güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir kaynakların tercih edilmesi gerekir. Bu sayede ekosistem varlığını sorunsuz bir şekilde sürdürür ve bütünlüğünü koruyarak gelecek nesillere ideal bir ortam sunar.
Ayrıca doğal kaynakları tüketmeden ekonomik açıdan toplumun gelişmesini sağlayacak gelişmelere yönelmek önemlidir. Bu sayede ekosistem korunarak ekonomik büyüme sağlanır. Tüm bunların yanı sıra sağlık, eğitim ve sosyal etkileşim gibi konularda gelişme sağlanması için çok çeşitli çalışmalar gerçekleştirilir. Bu gelişim sayesinde her açıdan toplumun ilerlemesi, bilinçlenmesi ve refah içerisinde yaşaması sağlanır.